8 Eyl 2023

Bir Büyük Boşluk


Bu büyük akşamın 

ve yanan bu ormanın ortasında

denize akan derenin kenarında

ellerim su toplamış

bu yol gidilmez 

bir başına kalmış bu yol, gidilmez

evlerin salonlarında sardunyalar 

bir başına

ellerim su toplamış benim 

bu su taşınmaz


Kafamın içinde 

bir büyük boşluk nereden baksan

bir büyük boşluk biçilmiş ot gibi 

güneşin altında 

kurumuş otlar gibi güneşin altında 

fakat karanlık

güneşin altında kurumuş karanlık 

bir büyük boşluk

nereden baksan 

güneşin altında kafamın içinde


Bilmem kaç katlı binanın 

bilmem kaçıncı katında

asfaltın üstünde yükselip duruyor 

bir büyük boşluk 

bir katta bir ev bir evde bir saksı 

bir saksıda bir sardunya

bir sardunya bir büyük boşluk 

nereden baksan 

 

17 May 2023

Toz

Gök dedi biri

delindi

ani bir mavilik 

belirdi


Kuyu dedi biri

derindi

ani bir karanlık 

belirdi


Toz dedi biri 

derildi

dünya denene 

erildi



Nisan

Karabörtlen

2 May 2023

derilen

bir çiçek mi
derdi
biri çiçek mi

biz çiçek mi
derdik
bizi çiçek mi

Nisan
Karabörtlen

1 May 2023

-geç

Çok mu geç gördü gözlerin
bazı şeyleri
çok mu geç fark ettin

sokak lambasının altındaydın da
ne aydınlık ulaşabildi sana
ne sen aydınlığa
öyle mi

zaman sonbahar havası gibi 
bazı şeyleri
dalından düşürmek için eserken

yeni mi fark ettin
kopmuş kendin senden
sen kopmuşsun kendinden
öyle mi

şimdi güneş tepede 
günün ortası
akşam dinginliğini
kuradursun
bir meyhanede 
bir garsonun sofrası

- geç içeri 
- vakit çok mu geç? 
- aksine daha erken!



7 Eyl 2021

Üç Tilki


Üç Tilki

Bu gece üç tilki gördüm
üç küçük güzel tilki
Birini 100 kilometre hızla giderken
100 metre rakımda gördüm
küçük güzel tilkinin yüzünü hızla
giderken gördüm
Diğer ikisini yokuş ve karanlık yolda
yumuşak virajları dönerken gördüm
iki güzel tilkiyi virajları dönerken

Arabadaydım, uzunları yakmış toprak yoldaydım
Yolun sağında, gecenin sonundaydım 
Arkamda toprak yolun tozu
Arkamda gecenin közü
Önüm aydınlık uzunlarım açık
önüme bakıyorum 
Aklımda tilkiler
Aklım takılı kuyruklarına
Küçük güzel tilkilerin kuyruklarına

Üç tilki üç güzel haber getirdi
Birini sabaha, birini bahara, birini söyleyemem
Gecenin tam ortasında
Toprak yolun kenarında 
Üç güzel tilki ve aklım
Bir yanda sabah
Bir yanda bahar
Bir yanda aramızdaki sır
Gecenin ortasında dolaşır







7 Eki 2015

bin bir

yüz bin at bir kara at
kaç kilometre sürat derin çukurda deniz
denizde yüz bin balık bir kara balık
boşlukta hava havada yüz bin kanat bir kara kanat
yerde toz tozla toprak
toprakta yüz bin karınca bir kara karınca
bir kara at bir kara balık bir kara kanat bir kara karınca
yüz binden milyona dönüşür gün kararınca

daha fazlası değil

daha fazlası değil ellerinden geliyordu her şey
söz söylemeye yer vardı hala, evet gitmek için yol
son görülen bıçağın sıcaklığı keskin ve vahşiydi 
daha fazlası değil
uzanmış önünde zaman tüneli bir aydınlık hep karanlık
sen derin ve rahat uykunda düşlerken gerçeği 
ve dahi tutup iki ucundan bağlarken kopan ipleri
suda dalgasını yaratıp uzaklaşıyordu devlerden bir gemi
daha fazlası değil

27 Mar 2015

Acının yörüngesi sevincin telaşı beklemenin hayreti içindeyim

17 May 2013

Dinle


En güzel saatte duracak kalbim, biliyorum
kedileri kovaladığım zamanların tıkırtısında
ne saftım şimdi gülüyorum duraklayan saatlerde
tatlı rüyalar gördüğüm günler aklıma geldikçe

ne taşın ağırlığını bilirdim ne katı gerçekliğini
bir pamuk yumuşaklığındaydı dünya sorsalardı bana
çocuklar ağlar mı bilmiyorum ben de ağlamadım
devasa lunapark sahasıydı dünya yıkılmadan önce

kulaklarım kiraz ağaçlarında yaprak takınmışım
amansız sevdalara tutulup yataklara düşmedim
derin kederlerden uzaktı sığlıktaydı kıyım

dönmüş mevsim çürümüş kirazlar kurumuş yapraklar
gece anlatıları değilmiş meğer -muşlu masallar

ben ilerde ne olurum bilmem kimse bilmez
çocukluğumdan utanırım yalnız bu bir gerçeklik
çekilmemiş acılar peşimi bırakır belki ben kaçarım
hem ağlamak güzel bir şeydir oturur saflığıma ağlarım

Bak yine ay doğdu birazdan kapanır önü bulutlarla
biliyorum bu saatlerde toplanır tezgahlar yıkanır yollar
mezar taşlarının vakti doğar kendiliğinden hiç duydun mu
gözlerim görmüyor karanlıkta henüz ölmedim ben 

otur sana hikayeler anlatayım eskimeden sözlerim
şu duvarların ardındaki bahçeleri ve kirazlarını
belki güneş doğar yine kirazlanırız yine yapraklanırız

yanıma gel duyduğu ilk sözü söylesin sana kulaklarım: 
sularüstü dağlara kurulmuş dünya hiç duydun mu